trabzonlu olmak

ayrıcalıktır. şükür gerektirir. ayrıca trabzonsporlu olma zorunluğu gerektirmez. ve trabzonlu olup ayak göğüs vs kıllarını kesen erkek ibnedir.

bir gün batımı var dünyanın bütün renklerini gözler önüne seriyor, o renkler denize yansıyor gökyüzü hafif lacivert her zaman ki hafif meltemi...arkanı bir dönüyorsun yemyeşil sıra dağlar..tam bir doğa harikasıdır güzel şehrim.insanları ya hep sever ya da hiç zordur ve bir o kadar ilginç :)

elhamdülillah...

yaz kış demeksizin odun ateşinde balık veya hamsi yemeyi gerektirir. her türlüsü yapılır büyük bir istekle yenir. çünkü neden yenmesin. yaşasın balık çılgınlığı ! (bkz: fırında balık)

gurur duyarım.

(bkz: 2010-2011 sezonu şampiyonu trabzonspor ) demektir.

(bkz: görülen her 61 sayısına dikkat kesilmek ) gurbette olunca böyle oluyor tabi.

gurbetteyken gururla memleketini belirtmektir.gördüğün her bordonun yanına maviyi koymaktır.

gadaşım mafettın bizi yauv demektir

osmanlı sadece trabzon'dan devşirme almazdı. çünkü adamları devşiremezdi. yüzyıllar geçse de huy huydur toprağından suyundan demek. kafamızın dikineyiz. :) (bkz: yeniçeri ocağı) (bkz: devşirme)

konuşurken farkında olmadan da ekini kullanmak. zaten trabzonlu olduğumun tek kanıtı sanırım bu

dışarda görsen dibinin düşeceği kızlar evde 'hau su haurda mıydı' gibi cümleler sarf edebiliyor.

yapma böyle yerine yapma da böyle deriz genelde

ben değilim umarım eşim öyle olur amin

?!?! insan mı bu ahshsbbf

telefon numaralarının son iki hanesinin "61" olması.

gözünü sevim şundan (#2092216) daha güzel bi yöresel oyun var mı yav, iyi ki trabzonluyum ulan! trabzon bir sevdadır. not: horon tepilmez; edilur, oynanur.

havanın dengesiz oluşundan mütevellit engebeli-inişli çıkışlı bir ruh haline sahip olmanın akabinde, yazları yağmurlu, kışları yağmurlu baharları deli yağmurlu olmaktır. ‘denizsiz yaşayamam’ triplerini en ağır yaşayan insan grubuna mensup olmamızla birlikte gurbette yaşarken en çok ekmek hasreti çekeriz. zira dünyanın sayılı güzel ekmeklerinden birini bünyemizde barındırmaktayız. nereye gidersek sevecen bir yüzle karşılanan bizler, en çok imrenilen insan grubunun da üyesiyizdir. anlayacağınız asabiyetinin yanında dünya şekeri olmaktır trabzonlu olmak. ama tersimiz de pistir, yalanımız da olmadığı gibi. dipnot: hamsisiz yaşayamaz,ölürüz biz. en dipnot: şiveyle konuş bakayım dediğinizde asabiyetimizle karşılaşmanız işten bile değildir.

bunların da şu mikro milliyetçiliği sıktı artık. bi izmirliler bi siz amk salın şu memleketi be

benim babamın babası babam küçükken ölmüş, bu yüzden hep trabzonlu olan babaannemin ailesiyle büyümüş. soyadı aynı olan sayılı akrabamız var, onlar da balıkesir'de. sonuç olarak bu nedenlerden dolayı ben de trabzonlular'ın arasında büyüdüm, trabzon kültürüyle büyüdüm, bi yaşa kadar trabzonlu olduğumu sanarak büyüdüm, her yaz trabzon'a gittim. yıllardır gerek akrabalarımdan gerek trabzondaki insanlardan gözlemlediğim kadarıyla da bi şeyler demek istiyorum. bunlar sadece trabzonlular'a özel şeyler değil tabii ki, her yörede vardır. ben trabzonlular üzerinden yazıyorum. ilk olarak, lafa gelince birbirleri için ölürler ama icraate gelince mal mülk için öz kardeşleriyle kavga ederler, kötü olurlar. hemşehricilik oynamayı herkesten çok severler, trabzon'dan başka bir yerde 61 plakalı bir araç gördükleri zaman mutlaka korna ile selam verirler. ailedeki her birey daha küçükken trabzonsporlu olur, maçlara götürülür, odasına trabzonsporlu perde halı vs alınır, formalar alınır ve en önemlisi fenerbahçe'nin ve fenerbahçeliler'in orospu çocuğu olduğu aşılanır. bunların arasında ben fenerbahçeliyim, bacak kadar kuzenimden küfür yiyorum. bazı kuzenlerim sen kız olmasan görürdün vs gibi şeyler diyor. tek doğruları var trabzonlular'ın, aksini iddia ederseniz en aşağılık insansınız. her konuda onlar haklı, hele siyaset ve din tartışmalarına asla girmemelisiniz. ruh sağlığınız için. kendi aralarında da ayrışıyor bunlar; farozlular fırlama, oflular piç, akçaabatlılar bi değişik. duyduklarım ve aklımda kalanlar bunlar. trabzon'a inanılmaz aşıklar, cenaze olsa da gitsek diye bekliyorlar. bi de asla kimse istanbul'a gömülmez, herkes trabzon'a. rehberime baktım az önce istisnasız hepsinin numarasının sonu 61, hatta bi tanesi premium trabzonlu 6161. hepsinin plakasının sonu da 61, araba alırken plakanın sonu 61 olanı bulurlar ve fiyatı artırmasın diye de satıcıya trabzonlu olduklarını söylemezler. arabaların arkasında bir trabzonspor sembolü, 61 yazısı, hayat bizi 61 kenara gibi yazılar mutlaka olur. parayı çok severler. gösterişi de severler, düğünde sahte bilezikler alıp takacak kadar hem de. evlerine genelde kaba ve altın renkli şeyler hakim olur, birbirlerine yakın otururlar. ama sadece fizikseldir bu yakınları, milletin çocukları yanlış yapsa da arkasından bu da serseri/orospu oldu desek diye beklerler. bağırarak konuşurlar, küfürlü konuşmayı da severler. kendilerine has küfürleri vardır. dünyanın öbür ucuna gitseler de ağızları olur. bazılarının ne dediği anlaşılmaz. en ufak bi kemençe sesi duyduklarında kolları havaya kalkar.düğünlerde horon ve kolbastı vazgeçilmezleridir, bilmeyene zorla öğretmeye çalışırlar. allah var iyi oynayanı gerçekten iyi oynar, gözünüzü alamazsınız. sürmene sallaması diye bi oyunları var bunların, kadınlar karşılıklı oynar genelde. izlemesi aşşırı zevkli. karadeniz ağzı kullanılan, dizileri izleyip bizim ağzımız böyle değil diye eleştirmeyi çok severler. dizi trabzon'da çekiliyorsa sırf oraları görmek için izlerler. kürtleri sevmezler, bi kuzenim mardinli biriyle evlendi. kızın gelinliği üstünde babası diyor ki, kızım hala geç değil vazgeçmek istersen. yine aynı kızın kız istemesine zılgıt çekerek girdiler, adetleri öyleymiş. bizimkiler hiç hoş karşılamadı, sırf düğünde de böyle olmasın diye düğün yapmadılar. ayrıca kimse kusura bakmasın, çoğu cahil ve yobaz bunların. alayı hardcore akp'li. ama yine de hepsi çok saf ve iyi insanlardır, misafirperverdirler, trabzon'da birine bi şey sorduğunuz zaman seve seve yardım eder size -üstünüzde fenerbahçeli olduğunuzu belli eden forma, tişört, bileklik vs olmamalı- paylaşmayı severler, birinin bahçesindeki bi meyveye gözünüz takılsa gir al istediğini, helal olsun derler. şimdilik aklıma gelen gözlemlerim bu kadar, hepsi sosyologlar tarafından iyice incelenmeli.

Buraya yazacağım çok şey var ama linç yemek istemiyorum djdjdjd ama şöyle ki 5 yıldır trabzonda okuyorumm nefret ediyorum nefrett havasından, suyundan, toprağından yokuşundan, dolmuş şoföründen, esnafından ulan yemin ederim böyle nefret yok. Basımıza öyle olaylar geldi ki tarifi yokk... Belki bir gün parça parça anlatırım

Trabzonlulardan linç yemek istemiyorum ama ruh sağlığım için uzak durduğum insanlar. Bunlarla insan gibi bir şey konuşulmuyor. Evet her konuda siz haklısınız.

buradaki genellemelere bakıyorum da evet katıldığım birçok konu var fakat hangi çağa gelirseniz gelin, tanıdığınız -şahit olduğunuz- kişilerin o insanların hepsini oluşturmadığını anlamalısınız. bu ön yargılar ile o toplumu yargılamaya devam edeceksiniz diye üzülüyorum.

rabbim şifa versin.